ANKEBÛT Suresi 7. ayeti dinle
  • 29/ANKEBÛT - 7

وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَحْسَنَ الَّذِي كَانُوا يَعْمَلُونَ
Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti le nukeffiranne anhum seyyiâtihim ve le necziyennehum ahsenellezî kânû ya’melûn(ya’melûne).
Ve âmenû olanlar (hayattayken Allah’a ulaşmayı dileyenler) ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar, onların seyyiatlerini (günahlarını) mutlaka örteceğiz ve onları mutlaka yaptıklarının daha ahseni (güzeli) ile mükâfatlandıracağız.

1.ve: ve
2.ellezîne: onlar
3.âmenû: âmenû oldular (hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler)
4.ve amilû es sâlihâti: ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
5.le: mutlaka, elbette
6.nukeffiranne: mutlaka örteceğiz
7.an-hum: onlardan
8.seyyiâti-him: onların seyyiatleri, günahları
9.ve le: ve mutlaka, elbette
10.necziyenne-hum: onları mutlaka mükâfatlandıracağız
11.ahsene: daha ahsen, daha güzel
12.ellezî: onlar
13.kânû: oldular
14.ya'melûne: yapıyorlar


AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm
Burada âmenû olanlardan, Allah'a ulaşmayı dileyenlerin daha ahseniyle mükâfatlandırılmasından bahsediyor Allahû Tealâ.

Allah'ın genel bir kanunu var. Eğer bir kişi, 1 derecelik günah işlerse kiramen kâtibin melekleri, ellerindeki mizan vasıtasıyla ona 1 derecat (seyyiat) yazar. 1 derecelik sevap işlerse ona 10 derecat (hasenat) yazar. Bu, herkese verilmiş bir haktır. Kimse bundan müstağni değildir. Ama burada âmenû olanların durumunun başka olduğu buyruluyor. Allahû Tealâ âmenû olan ve ruhunu Allah'a ulaştırmak üzere (14. basamakta) mürşidine ulaşan ve tâbî olan kişiye o güne kadar 1'e 10 verirken mürşidine tâbiiyetinden sonra 1'e 100 vermeye başlar. Nefs tezkiye oldukça 1 derecelik sevabına 200, 300, 400, 500, 600 ve 700 katını verir. İşte bu, onları, normal insanların daha ötesinde, daha ahseniyle Allahû Tealâ'nın mükâfatlandırmasıdır.

Bu kadar değil. Günahı ne kadar büyük olursa olsun Allah'a göre hiç fark etmez. Mutlaka Allah'a ulaşmayı dileyen bir kişinin seyyiati yani günahları örtülür. İnsanlar Allah'a devamlı yalvarıp yakarırlar: “Yarabbi! Ben falanca günahı işledim, bağışla.” Allahû Tealâ, Allah'a ulaşmayı dileyen kişinin sadece o günahını bağışlamak yerine kişinin o güne kadar işlediği bütün günahlarını örter. Kişinin gözlerindeki hicab-ı mestureyi (1), görme hassasının üzerindeki gışaveti (2), kulaklarındaki vakrayı (3), işitme hassasındaki mührü(4), kalbin içindeki ekinneti (5), kalbin idrâk hassasındaki mührü (6) alır ve ekinnetin yerine ihbat koyarak (7) tüm günahları örter. 7 tane faktör oluşan bu olayda herbirine yedide bir vererek, o kişinin bütün günahlarını, Allahû Tealâ örter.

Sonra bu kişi 14. basamakta mürşidine ulaşınca Allah onun, örttüğü günahlarını yani seyyiatlerini bir de sevaba çevirir. Başkasına sadece 1'e 10 veren Allahû Tealâ, bu kişiye 1'e 700'e kadar vermeye devam eder.

Böylece Allahû Tealâ, başkalarına göre, Allah'a ulaşmayı dileyenlerin günahlarını örtmekle kalmıyor, onları yaptıklarının 700 kat ahseni ile mükâfatlandırıyor.