1. | ve etîu allâhe | : ve Allah'a itaat edin |
2. | ve resûle-hu | : ve O'nun resûlüne |
3. | ve lâ tenâzeû | : ve anlaşmazlığa, nizaya düşmeyin |
4. | fe tefşelû | : o zaman, yoksa zayıf düşersiniz |
5. | ve tezhebe | : ve gider |
6. | rîhu-kum | : kuvvetiniz, gücünüz, havanız, rüzgârınız |
7. | vasbirû (ve ısbirû) | : ve sabredin |
8. | inne allâhe | : muhakkak ki Allah |
9. | mea es sâbirîne | : sabredenlerle beraberdir |
AÇIKLAMABismillâhirrahmânirrahîmAllahû Tealâ, Kur'ân-ı Kerim'in temel emirlerini veriyor:
- Allah'a itaat etmek
- Allah'ın Resûl'üne itaat etmek
Kur'ân, itaat üzerine kurulmuştur. Sahâbenin başarısının arkasında Allah'a ve resûle itaat asıldır. Resûl, Allahû Tealâ'nın yeryüzündeki vekilidir. Ayrıca her kavimde de resûller vardır. Onlar da huzur namazının imamının vekilleridir.
Huzur namazının imamı, Allah'ı; diğer bütün resûller de, huzur namazının imamını temsil ederler. Sonraki bütün mürşidler de, ait oldukları ülkenin resûlü de devrin imamını temsil ederler. Böylece bir hiyerarşik dizayn ardarda oluşur. Böyle bir noktada itaat asıldır.
Edebin temelini itaat oluşturur. İtaatte, bir irade kendini yok sayar, başka bir üst iradeye bağlanmıştır. Üst irade de Allah'ın iradesine bağlanmıştır. Böylece Allah'tan başlayan bir emir ve kumanda zinciri, işi gerçekleştirecek olana kadar iner.
"Rîhukum" kelimesi, kuvvetiniz, gücünüz, havanız, rüzgârınız istikametindedir. "Rayiha" da aynı kökten gelir, "havaya karışan koku" anlamınadır. Koku, havayı kendi hüviyetine büründürüyor. Sizin kokunuz, rüzgârınız, havanız, aranızdaki aynılığı, birliği beraberliği oluşturan temel faktörlerdir. Ve sonunda muhakkak ki Allah, sabredenlerle beraberdir. Nefsin afetlerinden, en güç hakim olunan faktör, sabırsızlık afetidir. Allahû Tealâ, sabır müessesesini %100 halledebilmiş olanları, saberu olanlar "sabrın sahipleri" olarak değerlendiriyor:
32/SECDE-24:
Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne). Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık, sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.
Allahû Tealâ, kim için "sabrın sahibi" demişse, o, mutlaka daimî zikrin sahibidir, mutlaka nefsindeki bütün afetler yok olmuştur, mutlaka kalp gözü açıktır, mutlaka kalp kulağı açıktır ve hüküm sahibidir, hayır sahibidir, tezekkür sahibidir. Öyleyse sabır, konunun esasını teşkil etmektedir.